Lacivertin en koyusu vardı,
Ummanda,onu sarıp sarmalayan.
Hatırlıyormusun bir ikindi sonrası,
Yalnız sen ve ben ikimiz,
Karanlığın Zifir olduğu ,
Bir cuma günü akşamı ,
Rumeli kavağı sırtlarında
Baş başaydık seninle.
Kelimeler prangalı,
Tutsaktı cümleler.
Sadece sessizlik konuşurken
İkimize yaparcasına nisbet,
Halimize acımış olacakki,
Merhametli ay dede ,
Birden beliriverdi en tepede.
Mehtabını gönderirken imdada,
Aniden, cıvıl cıvıl oynaşıverdi,
Yakamozlar,suskun derin sularda.
Kasvet bile kaçacak delik ararken
İçimiz dolu verdi , sanki neşeyle,
Ve konuşmaya başladı kalblerimiz,
O, Kendine özgü diliyle,
Dillerimiz , öylesine bir Haset ,
Öylesine bir haset içindeydiki
Sanki kopacakmış gibi,
Ve gözlerimiz, gözlerimiz,
Onlar, daha’da kıskançtı ;
Ben seni,Sen beni ,görmüyor niye ,
Kıskanıyordu, zavallıların dördüde.
Hemde Dilleri varmış diye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder